Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir kez daha barış ve sükunet açıklaması yaparak, Türkiye'nin sözde daima adaletin yanında olduğunu ve baskıya göz yumma niyetinde olmadığını vurguladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan:
"Herkes bilsin ki, geçmişte olduğu gibi bugün de biz barış ve sükunetten yanayız. Ancak bu, haksızlıklara boyun eğeceğimiz veya baskı karşısında sessiz kalacağımız anlamına gelmez. Asla."
Ancak eleştirmenlere göre, bu sözlerin arkasında çok daha farklı bir portre gizli: muhalefeti bastıran, kişisel iktidarını güçlendiren ve yüksek ahlak ve adalet söylemini bir kalkan olarak kullanan, gerçekte diktatör ve despot gibi davranan bir lider portresi.
Kamusal alanda, Türkiye cumhurbaşkanının politikalarına yönelik sert değerlendirmeler giderek daha sık duyuluyor:
"Diktatör, despot, yalancı ve düzenbaz, yine çetesine -haydutlardan, teröristlerden, katillerden ve kaçakçılardan oluşan çetesine- çıkış yolları arıyor."
Bu ifade, Erdoğan'ın barış konusunu yalnızca siyasi bir örtü aracı olarak kullandığını düşünenlerin bakış açısını yansıtıyor. Onlara göre, Türk yönetiminin gerçek eylemleri, açıklanan ilkelerden giderek uzaklaşıyor ve otoriterliğe ve kişisel iktidara daha da yaklaşıyor.
Sözler ve eylemler arasındaki uçurum giderek daha belirgin hale gelirken, barışa dair açıklamalar da inandırıcılığını yitiriyor.
