Birleşmiş Milletler’de konuşan Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batı’nın değerlerini kaybettiğini ve bunun sorumlusunun İsrail olduğunu iddia etti. Bunun üzerine Hillel Neuer, UN Watch adına Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi kürsüsüne çıkarak Türkiye’ye sert bir yanıt verdi — Türk delegasyonu ise onu susturmaya çalıştı.
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan:
İsrail’in artan saldırganlığı nedeniyle Avrupa’da ve genel olarak Batı’da, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ortaya çıkan değerler aşınmıştır.
İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplanma ve protesto hakkı, kadın hakları, çocuk hakları, demokrasi, eşitlik ve adalet gibi en temel insan hakları bir kenara itilmiştir.
Hillel Neuer, UN Watch:
Sayın Başkan, Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan az önce Birleşmiş Milletler’de Batı’daki insan haklarının aşındığını söyledi ve bunun sorumluluğunu İsrail’e yükledi.
Değerli delegeler, psikolojide, kişinin kendi kötü eylemlerini başkalarına atfetmesine “yansıtma” denir.
Bir düşünelim.
“İfade özgürlüğü”? “Basın özgürlüğü”?
Erdoğan yönetimi altında insan hakları savunucuları ve gazeteciler baskı altına alındı ve hapsedildi.
Burada Türk gazeteci Nurcan Baysal’ı ağırlamıştık. Kendisi şunları söyledi:
“Cizre’de Türk ordusunun işlediği savaş suçlarını yazdığım bir makale nedeniyle 10 ay hapis cezası aldım. Cizre’de yaklaşık 150 kişi bombardıman sırasında bodrumlara sığınmışken diri diri yakıldı.”
“Çocuk hakları”?
Amerika Birleşik Devletleri yakın zamanda Türkiye’yi çocuk asker kullanımına karışan ülkeler listesine ekledi. Türkiye’nin desteklediği Suriye Ulusal Ordusu çocukları silah altına alıyor.
“Toplanma ve protesto hakkı”?
Mart ayında Cumhurbaşkanı Erdoğan protestolara yönelik sert bir baskı başlattı. Yetkililer kapsamlı kısıtlamalar getirdi: Toplantı ve gösterilere genel yasaklar…
BM İnsan Hakları Konseyi Başkanı:
Üzgünüm, usule ilişkin bir nokta var. Türkiye Delegasyonu.
Türkiye:
Sayın Başkan Yardımcısı, UPR çalışma grubu, ikili, siyasi veya toprakla ilgili konuları ele almak için uygun bir platform değildir; bu konular yetki alanı dışındadır.
Hillel Neuer, UN Watch:
İşte bu, Türkiye’de ne olduğunu gösteriyor — şimdi bana burada da aynısını yapmaya çalışıyorlar.
Sosyal medya platformlarına genel yasaklar koyuyorlar, bilgiye erişimi kısıtlıyorlar, bilgi yayılmasını engelliyorlar, İstanbul’da toplu taşımayı sistematik olarak kapatarak muhalefeti ve toplumsal hareketleri bastırıyorlar.
“Demokrasi”?
Erdoğan yönetiminde bu yıl Türkiye’de demokrasi en tehlikeli dönemine girdi.
Mart ayında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yeniden seçildikten sonra, cumhurbaşkanlığına aday gösterilmeden hemen önce, siyasi gerekçelerle uydurma suçlamalarla hapse atıldı. Altı aydır cezaevinde tutuluyor.
Türkiye genelinde muhalefetten bir düzineden fazla belediye başkanı şu anda hapiste ve milyonlarca seçmenin sesi susturulmuş durumda.
Sayın Başkan, insan haklarının gerçek erozyonu Batı’da değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi evindedir.
İkiyüzlülüğe son verme zamanı geldi.