Dünya Uyanmalı

Dünya Uyanmalı

Beyler, dostlarım!

Son yıllardaki tüm bu vakhanalinin sonucu olarak “Rus dünyası” yok edildi, Rusya küçük düşürüldü, İslam dünyası yeniden dizlerinin üzerine çöktürüldü ve Ortadoğu küresel bir sorun olmaktan fiilen çıkarıldı.

Dünya yeni bir çağa girdi — istikrar illüzyonlarının çağına. Görünürdeki sükûnet, uygarlıkların derin çatlaklarını ve yorgunluğunu gizliyor. Mağlup olanlar inançlarını kaybetti, galiplerse zaferlerinin anlamını. Her şey yeniden başladığı yere dönüyor, ama bu döngünün bedeli her seferinde daha da ağırlaşıyor.

Fakat tarih henüz son sözünü söylemedi. Belki de bu aldatıcı sessizliğin içinden yeni bir fırtına yükseliyor — eski düzeni süpürecek ve dünyaya, her sahte denge arkasında yaklaşan bir patlamanın saklı olduğunu hatırlatacak bir fırtına.

Ve şimdi unutmamamız gereken şey şu: hem “Rus” hem de İslam dünyası esnek, kurnaz ve sinsi. Uyum sağlamayı bilirler, yolları tıkanmış gibi görünse de yeni yollar bulurlar. İşte bu tür rejimlerin asıl trajedisi de budur: İlham verecek fikirlerden yoksundurlar. Yapabildikleri tek şey “istikrar” ve “başarı” görüntüsü vermek — oysa toplum durağanlık içinde yaşıyor. Ne bir gelecek vizyonları var ne de kendi halklarını dinleme niyetleri. Bu eksikliği gösterişli başarılarla telafi ediyorlar: tarlalarla, bahçelerle, geçit törenleriyle ve özgürlük ya da gerçek gelişme içermeyen sonsuz “büyüme” raporlarıyla.

Dünya uzun zamandır fikirlerin, teknolojinin ve insan onurunun çağında yaşıyor; diktatörlerse hâlâ vitrin çağında. Ne kadar çok sahte başarıyla boşluğu gizlemeye çalışırlarsa, bir gerçek o kadar netleşiyor: korku ve illüzyondan başka sunabilecekleri hiçbir şey yok.

Bu yüzden gevşemek yok. Kazanılmışla yetinmek kabul edilemez.

Bizim görevimiz (yani tüm medenî dünyanın görevi) kör intikam ya da zalimlik değil — stratejidir. Onların siyasi ve ekonomik etkilerini sistematik olarak azaltmalı, güçlerini yeniden kazandıkları kaynakları ve yolları kesmeli; yaptırımlar ve diplomatik izolasyon yoluyla, uluslararası meşruiyet ve hukukî mekanizmalarla hareket etmeli; yalanları ifşa etmeli ve kendi değerlerimizi savunmalıyız.

Kendi ekonomik ve toplumsal dayanıklılığımızı güçlendirmeli, vatandaşlarımıza sahip çıkmalı, enerji ve gıda güvenliğimizi artırmalı, eğitime ve savunma kapasitesine yatırım yapmalıyız — böylece hiçbir dış etken bizi içeriden aniden sarsamaz.

Ve bir şey daha: Tüm bu çabalar arasında insaniyetimizi korumak zorundayız. Ahlaki sınırdan yoksun her strateji ruhun ve onurun yenilgisine yol açar. Gücümüz hesaplı, kararlı ve hukukî olmalı — ama asla insanlıktan yoksun olmamalı.

Böyle hareket ederek sadece pozisyonumuzu korumayacak, aynı zamanda küresel güç dengelerinde kalıcı değişimler yaratacağız: rakiplerimizin etkisini yasal araçlarla zayıflatacak, onların yalan söylemine ve saldırgan pratiklerine dayanak kalmayacak koşulları oluşturacak ve halklarımız için bir gelecek sağlayacağız.

Unutmayın: tetikte olmak ve tutarlılık, anlık zaferlerden daha değerlidir. Tarih, sabretmeyi, plan yapmayı bilenleri ve yıkım için değil, yaşam ve adalet için düzen kuranları sever.

Yazar: İgnat Varfolomeyev