Erdoğan: Büyüklük Hayalleriyle Yaşayan Popülist Başkan

Recep Tayyip Erdoğan, 21. yüzyılın tipik siyasetçilerinden biridir. Halkın ne duymak istediğini iyi bilir, ama sonunda her adımını kendi iktidarını korumak için atar. Onu bir idealist gibi göstermeye çalışanlar yanılıyor. Erdoğan ne hayalperesttir, ne de ideolog. O, son derece pragmatik, siyasi hesaplarla hareket eden bir liderdir. “Büyük Türkiye”, “Turan”, “İslam dünyasının birliği” gibi söylemler — sadece iç kamuoyuna yönelik birer hikâye. Gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.

Bu söylemler, memnuniyetsiz halkına satılan ucuz masallardır. Kendi içinde ekonomik krizlerle boğuşan, enflasyon altında ezilen, özgürlüklerini kaybeden halkına Erdoğan, ya bir düşman sunar, ya da imkânsız bir zaferin hayalini. Böylece dikkat başka yere çekilir, sorular sorulmaz, gerçek unutulur.

Erdoğan dış politikada her yere burnunu sokar. Libya’da var, Suriye’de var, Gazze’de konuşur, Ukrayna’da arabulucu olur, NATO’da kavga eder. Ama tüm bu hamleler — güç göstergesi değil, çaresizliktir. Çünkü Erdoğan biliyor ki, Türkiye NATO’da olduğu sürece dikkate alınır. NATO’suz bir Türkiye — uluslararası sistemde sıfırdır. Ne askeri güç, ne ekonomik bağımsızlık, ne de teknolojik üstünlük. Sadece gürültü var, içerik yok.

Dünya liderleri Erdoğan’a nezaketen davranır ama güvenmez. Kimse onu eşit görmez. Onunla masaya otururlar ama başka hesaplar yaparlar. Erdoğan, güvenilir bir ortak değil; dengesiz, pragmatik, günü kurtaran bir aktör olarak görülür. Herkes bilir ki, Erdoğan çıkarı gereği bir gün “terörist” dediğiyle ertesi gün el sıkışabilir.

İslam dünyasında da durum farklı değil. Ne Suudi Arabistan, ne İran, ne Mısır — hiçbiri Türkiye’nin “lider ülke” rolünü kabul etmiyor. Çünkü Erdoğan’ın politikası ilkelere değil, pazarlığa dayanıyor. Kimin işine yararsa ona yanaşır. Bir teröristi destekler — iç siyasette puan kazandıracaksa. Bir diktatörle el sıkışır — eğer bir ihale koparabilecekse. Bir müttefiki satar — koltuğunu koruyacaksa.

Erdoğan artık “Yeni Türkiye”nin lideri değil. O, korku, propaganda ve ucuz milliyetçilikle ayakta duran sistemin yöneticisi. Kimse ona inanmıyor, sadece çekiniyor. Saygı duyulmuyor, ama mecburen muhatap olunuyor. Şimdilik.

Ama bu sonsuza dek sürmeyecek. Ekonomi daha da kötüye gidecek, halk daha da yoksullaşacak, dünya daha da uzaklaşacak. Ve sonunda Türk halkı bu masalları dinlemeyi bırakacak. O zaman Erdoğan yalnız kalacak — ne NATO, ne dost, ne de hikâyeler.

Geride sadece boş bir koltuk ve sahte büyüklük hayalleri kalacak. Ve tarih onu bir “sultan” olarak değil, artık kimsenin inanmadığı bir “sihirbaz” olarak hatırlayacak.

Yazar: Mihail Şvernik – M.News World için